Hepimiz günlük hayatta defalarca kez duyuyoruz:
“Merhaba, nasılsın?”
Ama çoğu zaman bunun devamında aynı soruyu geri duymayız. Yani insanlar çoğu zaman “Sen nasılsın?” demez. Peki neden? Bunun ardında yatan şey yalnızca unutkanlık ya da nezaket eksikliği değildir; aslında çok daha derin bir mekanizma çalışır.
Neden ‘Sen nasılsın?’ diye sormuyoruz?
Odak noktasını kendinde tutmak
Bazı insanlar sohbeti, kendi gündemlerini anlatma fırsatı olarak görür. Karşısındakini sormak akıllarına bile gelmez; çünkü merak duygusu değil, kendini ifade etme arzusu ön plandadır.
Öğrenilmemiş iletişim alışkanlıkları
Çocukluktan itibaren ailede ya da çevrede, “karşıya nasılsın demek” doğal bir refleks olarak öğretilmemiş olabilir. Böylece kişi büyüdüğünde de bunu bir ihtiyaç olarak görmez.
Duygusal sorumluluk almaktan kaçmak
“Sen nasılsın?” diye sormak, aslında bir kapı açmaktır. O kapıdan içeri girdiğinde “İyi değilim” cevabıyla karşılaşma ihtimali vardır. İşte tam da bu yüzden birçok kişi sormaz. Çünkü duyacağı cevabın yükünü taşımaktan, o duygunun içinde kalmaktan çekinir.
‘İyi değilim’ dendiğinde neden toparlama ihtiyacı hissedilir?
Toplumda yerleşmiş güçlü bir inanç vardır:
“Biri üzülüyorsa, onu iyi yapmak senin görevin.”
Bu yüzden “iyi değilim” cümlesi duyulduğunda çoğu kişi kendiliğinden sorumluluk hisseder. Çözüm üretmeye, moral vermeye, toparlamaya çalışır. Ama aslında şu sorunun cevabı önemlidir:
“Ben iyi değilim dediğimde, beni toparlaması gerektiğine nerede karar verdi?”
Cevap nettir: Kararı veren kendisi değildir; onun içindeki alışkanlıklar, öğretiler ve korkulardır.
Gerçek Destek ile Sahte Destek Arasındaki Fark
Gerçek Destek
– Çözüm sunmaz, varlığıyla şifa olur.
– “Yanındayım, seni duyuyorum” diyebilir.
– Alan açar, yargısızca dinler.
– Karşısındakini değiştirmeye çalışmaz.
Sahte Destek
– Hızla çözüm arar: “Boşver, geçer.”
– Kendi huzursuzluğunu bastırmak için “Hadi toparlan” der.
– Yüklenir ya da kaçar: ya fazla sahiplenir ya da tamamen uzaklaşır.
– Kalbi orada değildir, maskelerle yaklaşır.
İyi Ol Baskısı Nedir?
“İyi ol” baskısı görünürde şefkatli bir telkin gibi dursa da, aslında gizli bir mesaj taşır:
“Senin bu halin bana ağır geliyor, bir an önce değiş ki ben de rahat edeyim.”
Bu baskının altında üç şey yatar:
1. Acıya dayanamayış → Karşıdakinin üzüntüsü kişiye kendi acılarını hatırlatır.
2. Kontrol ihtiyacı → Ortamın enerjisini hemen toparlamak ister.
3. Kendi huzurunu koruma → Karşısındakinin duygusunu bastırarak kendi içsel dengesini kurtarmaya çalışır.
Ama unutmayalım:
Duygular bastırıldığında şifa bulmaz.
Gerçek iyileşme, önce olduğun hali kabul etmekle başlar.
İyi Ol Baskısına Maruz Kaldığında 3 İçsel Adım
1. Kendine Fısılda: “Ben olduğum halimle değerliyim. İyi olmak zorunda değilim.”
2. Sınırını Koy: Nazikçe, “Şu an sadece hissetmeye ihtiyacım var.” diyebilirsin.
3. Duyguna Tanıklık Et: Derin bir nefes al, kalbine dokun ve sor: “Şu an aslında ne hissediyorum?” Duygularını görmek, onları bastırmaktan daha şifalıdır.
Ruhsal Perspektiften: Enerji Dengesizlikleri
Bazen birinin “Sen nasılsın?” diye sormamasının ardında, yalnızca iletişim eksikliği değil, enerji alışverişindeki dengesizlik de vardır.
Alan – Veren Dengesizliği
– Bazı insanlar almaya daha yatkındır, vermeye kapalıdır.
– İlgi, şefkat, merak onların yönüne akar ama karşıya akıtmayı unuturlar.
– Bu kişiler sohbetlerde de hep “alıcı” konumundadır; duymak, anlatmak, görünmek isterler ama nadiren geri verirler.
Başkasının duygusunu üstlenme korkusu
– Bir de tersi vardır: “Sana nasılsın?” sorusunu sormaktan kaçınır; çünkü cevabın getireceği duygusal yükü taşımaktan korkar.
– “İyi değilim” dendiğinde kendini mecbur hissedecektir: toparlamak, çözmek, destek olmak…
– Bu korkudan ötürü soruyu hiç sormaz; görünürde ilgisiz, aslında korunmaya çalışan bir tavırdır.
Ruhsal Bütünlükten Uzaklaşma
– Enerjisel olarak bakarsak, gerçek denge hem vermek hem almakla kurulur.
– Sadece almak → bencillik ve doyumsuzluk yaratır.
– Sadece vermek → tükenmişlik ve yorgunluk getirir.
– Sağlıklı akış ise sevgiyle hem almak hem de vermektir.
Kimse kimseyi toparlamak zorunda değil.
Bazen en büyük destek, çözüm üretmek değil; yanında kalabilmektir.
Gerçek destek:
“Seni duyuyorum.”
“Yanındayım.”
“Sen olduğun gibi değerlisin.”
Unutma Gönül Yolcusu, “iyi ol” baskısı senin yükün değil.
Sen olduğun halinle zaten bütünsün ve değerlisin..
💜 Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım.