Kierkegaard, varoluş felsefesinin öncülerinden biri olarak, insanın mutsuzluğunu şu sözle tanımlar:
“Mutsuz insan, şu anda yaşayamayan kişidir.”

Bu cümle, yalnızca bir düşünürün soyut ifadesi değildir; insan ruhunun derin bir gözlemidir. Çünkü çoğu zaman mutsuzluk, dış dünyada yaşananlardan değil, zihnimizin geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmasından doğar.


Geçmişin Zincirleri
Mutsuz insan, sürekli geçmişin hataları ve pişmanlıklarıyla meşguldür.

  • “Keşke böyle yapmasaydım.”
  • “Neden o kararı verdim?”
  • “O günü geri alabilsem…”

Bu cümleler, insanı bugünden koparır.
Oysa geçmişte yaşanan hiçbir şey değiştirilemez.
Kierkegaard’a göre geçmişe takılı kalmak, insanın gerçek benliğini unutturur.
Çünkü insan geçmişin gölgesinde yaşamaya başladığında, şimdiki zamanda var olamaz.


Geleceğin Kaygıları
Bir diğer uçta ise gelecek vardır. Henüz yaşanmamış, yalnızca ihtimallerden ibaret bir alan.
“Ya başaramazsam, ya beni sevmezlerse, ya yolum kapanırsa?” gibi sorular, bugünün enerjisini emer.
Gelecek, sürekli hesaplarla ve kaygılarla düşünüldüğünde, insan kendi gerçeğini ıskalar.

Kierkegaard burada önemli bir uyarı yapar: İnsan, henüz var olmayan bir şey için şimdisini feda etmemelidir. Çünkü tek hakikatli zaman, şu andır.


Anı Kaçırmak = Benliği Kaçırmak
Geçmişte pişmanlığa, gelecekte kaygıya takılan insan, “şimdi”yi ıskalar. Kierkegaard’a göre bu, mutsuzluğun özüdür. Çünkü insanın gerçek benliği yalnızca şu anda deneyimlenebilir.
An, insanın hem kendisiyle hem de Tanrı’yla bağ kurabildiği yerdir.

Şimdide olamayan insan, özünden kopar. Dışarıdan bakıldığında her şeyi yapıyor gibi görünebilir ama içsel anlamda boşluk ve mutsuzluk büyür.


Mindfulness ile Ortak Nokta
Bugün mindfulness, yani bilinçli farkındalık, tam da Kierkegaard’ın söz ettiği noktada bir yaşam pratiği sunar.
Mindfulness, geçmişin gölgesinden ve geleceğin sisinden sıyrılıp, şu anın farkına varmayı öğretir.

Bir nefese dikkat etmek, bedendeki duyumları izlemek, düşüncelerin gelip geçişini yargılamadan fark etmek…
Bunların her biri, insanı tekrar şimdiye döndürür.

Yoga pratiğinde bir duruşta dengede kalmak, meditasyonda sessizce oturup nefese odaklanmak, farkındalıkla yemek yemek ya da yürümek…
Hepsi Kierkegaard’ın işaret ettiği bu hakikati hatırlatır: Gerçek benlik, sadece şimdi’de yaşar.


İçsel Özgürlük
Kierkegaard’ın sözünü ettiği mutsuz insan, aslında kendi zihninin esiridir.
Geçmiş ve gelecek arasındaki salınım, bir kafes gibidir. Oysa şimdiye dönebilmek, insana büyük bir özgürlük kazandırır.
Çünkü şimdide ne geçmişin zinciri ne de geleceğin kaygısı vardır.

Mindfulness pratiği de tam olarak bu özgürlüğün yolunu açar.
An’a dönen insan, yalnızca kendi benliğiyle değil, aynı zamanda hayatın kutsallığıyla da buluşur.


Hatırlayalım:
Geçmiş gitti, gelecek gelmedi.
Elimizde sadece “şimdi” var.
Ve gerçek mutluluk, yalnızca burada filizlenir.

Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım 💜