KENDİNE SAYGININ SESSİZ DİLİ
“Bazen hiçbir açıklama yapmadan ördüğün duvar, özsaygının en yüksek hâlidir.”
Hayatın içinde her birimiz ilişkiler, sohbetler, ortamlar ve enerjilerle temas hâlindeyiz. Ve bu temasların hepsi ruhumuza aynı titreşimde yaklaşmaz. Bazıları ruhumuzu genişletirken, bazıları ise bizi sıkıştırır, daraltır, yok sayar. İşte tam da bu anlarda ortaya çıkan şey kendine duyduğun saygıdır.
Kendine değer veren insanlar bir saygısızlık gördüklerinde çoğu zaman sessizce çekip giderler. Drama yaratmazlar. Açıklama yapmak için kendilerini paralayıp tüketmezler. Kimseyi ikna etmek için var güçleriyle savaşmazlar.
Çünkü bilirler ki:
Ruhun huzuru bir tartışmanın sonucunda değil, duruşun netliğinde saklıdır.
ENERJİ DÜNYASINDA BİR GERÇEK:
“Hangi frekansta duruyorsan, o frekansta davranmayı seçenleri hayatında tutarsın.”
Spiritüel bakış açısıyla sınırlar, bir duvar değil; bir enerji alanıdır. Senin neye izin verdiğini, neyi reddettiğini, hangi titreşimde yaşamak istediğini evrene bildirir.
Biri saygısızlık yaptığında oradan uzaklaşman, aslında o ruha şöyle der:
“Benim alanım bu değil. Benim titreşimim bu değil. Ruhumun kapısı böyle açılmıyor.”
Bu bir kaçış değil;
kendine verdiğin sözü tutmaktır.
“Ben artık kendimi inciten yerlerde kalmayacağım.”
Sessizlik çoğu zaman en büyük dönüşümün kapısıdır. Açıklama yapmak zorunda değilsin. Kendini savunmak zorunda hiç değilsin. Haklı olduğunu kanıtlamak zorunda da değilsin.
Bazen atılan en sade adım, verilen en yüksek değerdir.
MODERN RUHUN MANİFESTOSU:
“Ben kendi enerjimin koruyucusuyum.”
Ve eğer cevabın sessizce uzaklaşmaksa, bil ki o adımda yalnızca birini geride bırakmıyorsun… Eski titreşimini, eski hikâyeni, eski sınırlarını da bırakıyorsun.
Bu bir yükseliştir. Ve yükseliş her zaman sessiz olur.
Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım 💜