“İyiliğin Gerçek Anlamı: Jung’a Göre Karanlığını Tanımadan Işığa Ulaşılamaz”

İyilik, Karanlığını Tanıyabilenlerin Yoludur

“İnsan, içindeki kötülük potansiyelini bilebildiği kadarıyla iyi bir insan olabilir.”
— Carl Gustav Jung

İyiliği çoğu zaman sadece yardım etmek, nazik davranmak ya da kimseyi incitmemek olarak algılıyoruz. Oysa gerçek iyilik, çok daha derin bir bilinci gerektirir. Jung’un bu sözü bize hatırlatır ki, bir insan kendi içindeki karanlıkla yüzleşmeden gerçekten “iyi” olamaz. Çünkü farkında olunmayan her karanlık yön, bir gün bir yerden sızar.

İyiliğin özü, kendi gölgemizi tanımakta yatar. İçimizde bastırdığımız öfke, kıskançlık, kibir ya da intikam arzusu — eğer inkâr edilirse — bizi yönlendiren görünmez güçlere dönüşür.
Oysa gölgemizi görüp kabullenmek, onu dönüştürmenin ilk adımıdır. Çünkü ışık ancak karanlıkla bir araya geldiğinde tam olur.


Gerçek İyilik Bilinçle Seçilir

İyilik, sadece “zarar vermemek” değildir.
Gerçek iyilik, eline güç geçtiğinde o gücü suistimal etmemektir.
Kendine haksızlık yapana bile adil davranabilmektir.
Sessizce intikam hayali kurmak yerine, kalbinin huzurunu seçebilmektir.

İyilik; erdemli bir seçimdir, otomatik bir davranış değil.
Ve bu seçim, insanın kendini bilme yolculuğunda olgunlaştıkça köklenir.


Kötülüğü Bilmek, Onu Beslemek Değildir.

Jung’un bahsettiği “kötülük potansiyeli”, içimizdeki gölgenin farkına varmak anlamına gelir.
Bu farkındalık, kötülüğü meşrulaştırmak değil, onunla yüzleşmektir.
Kendi öfkesini, kırgınlığını, tahammülsüzlüğünü tanıyan bir insan, başkasına zarar vermemeyi seçtiğinde, bunu bilinçli bir şekilde yapar.
İşte o zaman iyilik bir maske olmaktan çıkar, bir varoluş hâline dönüşür.


Bilinçli İnsan, Dönüştüren İnsandır.

Kendini tanıyan insan, kendi gölgesine bakmaktan korkmaz.
Çünkü bilir ki her karanlık, içinde bir ışık tohumu taşır.
Ve bu tohum, farkındalıkla sulandığında bilgelik olarak filizlenir.

İyilik, yalnızca “iyi hissettiren” bir hâl değil; adaletli, merhametli ve güçlü bir duruştur.
Karanlığını tanıyan insan, başkasının karanlığını da anlayabilir.
Ve belki de dünyada en çok buna ihtiyacımız var:
Karanlığını inkâr etmeyen, ama ona teslim de olmayan insanlara.


💜 Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım.

Ekinoks: Işığın ve Karanlığın Dengesini Anlamak


Ekinoksun Eşiğinde: Işığın ve Karanlığın Dansı
21 Eylül, kuzey yarımkürede Sonbahar Ekinoksu’nun kapısını aralayan özel bir tarihtir. Bu dönem, gündüz ve gecenin eşitlendiği nadir anlardan biridir. Işığın ve karanlığın aynı dengede buluşması, insan ruhuna da dengeyi hatırlatır: İçsel karanlığımızı kabul etmek ve içsel ışığımızı onurlandırmak.

Kadim uygarlıklar için ekinoks, sadece gökyüzü hareketi değildi; aynı zamanda yenilenme, hasat ve ruhsal hesaplaşma zamanıydı. Bu gün, doğanın bize fısıldadığı şu mesajı taşır:
“Ne ektiysen, onu biçiyorsun. Hayatının meyvelerini fark et ve şükrünle karşıla.”
Spiritüel Boyutu: Bırakma ve Dönüşüm
21 Eylül’ün enerjisi, ruhsal pratiklerde bırakma ritüelleri ile bilinir. Artık hizmet etmeyen düşünceler, kırgınlıklar ve eski kalıplar, bu tarihin enerjisiyle birlikte geride bırakılır.

Meditasyon yapanlar için bu gün:

  • Kalbi arındırmak,
  • İçsel sessizliği bulmak,
  • İhtiyaç duyulmayan yükleri bırakmak için güçlü bir portaldır.

Şamanik öğretilerde 21 Eylül, “ölüm ve yeniden doğuş” temasını hatırlatır. Tıpkı yapraklarını döken ağaç gibi, insan da fazlalıkları bırakır, kökleriyle toprağa, kalbiyle de ilahi olana bağlanır.
Kadim Bilgelikte 21 Eylül

  • Mısır uygarlığı, ekinoks günlerinde tapınaklarını Güneş’in doğuşuna göre hizalardı.
  • Maya ve Aztekler, ekinoksu ruhsal geçiş olarak kabul eder, toplu törenlerle kutlarlardı.
  • Mevlana’nın öğretisinde ise bu dönem, insanın içindeki “aşk ve teslimiyet” yolculuğunu temsil eder: “Düş ki yeniden yükselebilesin.”
    Günümüzde 21 Eylül
    Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Barış Günü olarak ilan edilen 21 Eylül, sadece bireysel değil, kolektif bilinçte de bir barış çağrısıdır. İçimizdeki savaşları sonlandırmadan dış dünyada barışı kuramayız.

Bu gün, hem kendi içimizle hem de çevremizle olan ilişkilerimizi onurlandırmamız için evrensel bir davettir.
Nasıl Değerlendirebilirsiniz?

  • Gün batımında kısa bir meditasyon yapın, kalbinize sorun: “Neyi bırakmaya hazırım?”
  • Bir kâğıda artık size hizmet etmeyen duygu/düşünceleri yazıp şükürle yakabilirsiniz.
  • Sevdiklerinizle paylaşacağınız küçük bir şükran yemeği hazırlayın.
  • Kalbinize şu niyeti fısıldayın:
    “Işığımla ve gölgemle birim. Şimdi dengeyi sevgiyle kucaklıyorum.”
    Son Söz
    21 Eylül bize şunu hatırlatır: Hayat ışık ve gölgeyle bütündür. Onları kucakladığımızda içsel barışa ulaşırız. Bıraktıklarımız, yerini yeni tohumlara açar. Ve bu döngü, varoluşun en kadim öğretisidir.

Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım 💜

Kinesioloji Testi: Bedenin Hakikati Fısıldayan Sesi

 

Hiç bir şey söylemeden, sadece bir insanın yanında bulunduğunda onun enerjisini hissettiğin oldu mu? Ya da bir ortamda bulunurken “burada bir şey yanlış” diye içinden geçirdiğin?

Dr. David R. Hawkins’in Güce Karşı Kuvvet kitabında anlattığı kinesioloji testi, tam da bu görünmez sezgisel bilgiyi ölçmeyi amaçlıyor. Ona göre bedenimiz, hakikat ile yalanı ayırt edebilecek kadar hassas bir enerji algısına sahip. Ve bu yöntem, bilincimizin hangi seviyede titreştiğini dahi ortaya çıkarabiliyor.

Güç ve Kuvvet Arasındaki Fark

Güç (Power): Sevgi, şefkat, dürüstlük, ilham, hakikat… İçsel bir merkezden doğar, başkalarını yüceltir, kalıcıdır.
Kuvvet (Force): Korku, öfke, yalan, manipülasyon… Dışarıdan dayatılır, çatışma yaratır, sürdürülemez.

Hawkins, bu farkı ölçmek için bedenin verdiği kas tepkilerini kullanır.

Kinesioloji Testinin Mantığı

Beden, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda enerjisel bir varlıktır. Hawkins’e göre:
– Hakikat → Yüksek enerji taşır, kaslar güçlenir.
– Yalan veya düşük enerji → Kaslar zayıflar.

Bu tepki, bilinçli akıldan değil, kolektif bilinç alanından gelir.

Test Nasıl Yapılır?

1. İki kişi gerekir: test eden ve test edilen.
2. Test edilen kişi ayakta durur, kolunu yana omuz hizasında uzatır.
3. Test eden kişi bileğe hafif ama net bir baskı uygular.
4. Bir ifade söylenir veya bir nesne gösterilir.
5. Baskı uygulanırken:
   – Kol güçlü kalırsa → enerji yüksek, bilgi doğru veya faydalıdır.
   – Kol kolayca inerse → enerji düşük, bilgi yanlış veya zararlıdır.

Örnek: “Bu gıda bana iyi geliyor.” cümlesini test ettiğinizde, kol güçlü kalıyorsa beden onaylıyordur.

Bilinç Seviyeleri Haritası (0–1000)

SeviyeEnerji AlanıDuygu / Durum
700–1000AydınlanmaMutlak barış, birlik
600BarışSükûnet, ilahi huzur
540SevgiKoşulsuz kabul
500Sevgiİyileştiren güç
400AkılAnlama, bilgelik
350KabulSorumluluk
310İsteklilikAçıklık
250TarafsızlıkEsneklik
200CesaretGüç alanına geçiş
175GururSavunmacı tavır
150ÖfkeTepki, çatışma
100KorkuGüvensizlik
75KederKaybolmuşluk
30SuçlulukKendini cezalandırma
20UtançUmutsuzluk

Faydaları

1. Hakikati Ayırt Etme: Zihnin kararsız kaldığı durumlarda bedenin bilgeliğini kullanmak.
2. Kişisel Farkındalık: Olumsuz inançların ve ilişkilerin enerjini nasıl etkilediğini görmek.
3. Sağlık ve Beslenme: Bedenin hangi gıdaya veya ortama olumlu tepki verdiğini anlamak.
4. Bilinç Yükseltme: Kendi frekansını fark edip, sevgi ve şefkatle güç alanına geçmek.

Bilimsel Bakış ve Eleştiriler

Bilim insanları bu yöntemin sonuçlarını placebo etkisi veya kas refleksleri ile açıklar. Ancak spiritüel bakış açısından, kinesioloji testi bedeni hakikatin rehberi olarak görür.

Kapanış ve Niyet

Beden, kalbin en sessiz hâlini bile duyar. Hakikati hissetmek için bazen zihni susturmak, bedeni dinlemek gerekir.

💜 Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım 💜

Kaynakça

Dr. David R. Hawkins, Güce Karşı Kuvvet (Power vs. Force), Butik Yayınları.

Sakinliğin ve Keskin Görüşün Gücü: Meditasyonla Dikkatimizi Eğitmek


“Sakin bir değişmezliğe eşlik eden, keskin bir içgörü, hastalıklı halleri yok eder.” – Shantideva

Hayat, çoğu zaman bizi düşüncelerimizin ve duygularımızın dalgaları içinde savurur. Oysa Shantideva’nın bu kadim öğüdü bize, gerçek şifanın nereden geldiğini fısıldar: Sarsılmaz bir huzur ve uyanık bir farkındalık birleştiğinde, zihnin hastalıkları yok olur.

🕊 Sakin Değişmezlik: İçsel Huzurun Temeli
Sakinlik, pasif bir durgunluk değil; tam tersine, fırtınanın ortasında bile merkezde kalabilme halidir. Meditasyon, zihni dalgalardan çekip alır, köklerini derinlere salar. Böylece dış dünyanın kaosu, içimizdeki huzuru sarsamaz.

Keskin Görüş: Hakikati Olduğu Gibi Görmek
Keskin görüş, farkındalığın kristal berraklığında ortaya çıkar. Bu, sadece yüzeyde olanı değil, olayların özünü kavramaktır. Düzenli meditasyon, zihnin perdesini kaldırır ve bize “olanı olduğu gibi” görme yetisi kazandırır.

Hastalıklı Halleri Dönüştürmek
Shantideva’nın bahsettiği “hastalıklı haller”, öfke, kıskançlık, açgözlülük, korku gibi zihinsel düğümlerdir. Meditasyon, bu hallerle savaşmak yerine onları fark etmemizi, kök nedenlerini anlamamızı ve dönüştürmemizi sağlar.

Farkındalık: Bilgelik Kapısı
Farkındalık, kişiye içgörü ve bilgelik kazandırır. Farkındalığı artırmanın en iyi yolu da meditasyondur. Çünkü meditasyon, dikkatimizi eğitir, zihnimizi bir odak noktasına nazikçe geri getirir. Dikkat eğitildikçe, yaşamın her anına daha uyanık ve bilinçli katılırız.

Dikkatimizi Eğitmek İçin Meditasyonun Önemi

  • Zihni toparlar: Dağınık düşünceleri bir araya getirir.
  • Odak gücünü artırır: Anda kalma yetisini güçlendirir.
  • Duyguları dengeler: Tepkilerimizi yönetmeyi öğretir.
  • Derin huzur verir: Sadece sessizlikte bulunabilecek bir dinginlik kazandırır.

Son Söz
Shantideva’nın öğüdü, meditasyonun özünü anlatır: Huzur ve bilgelik, dikkatli bir zihinle doğar. Dikkatimizi eğitmek ise sadece zihnimizi değil, hayatımızı da dönüştürür.
Sen de bugün, sadece birkaç dakika boyunca sessizce otur ve nefesinin seni sakinliğe, keskin görüşe ve şifaya götürmesine izin ver.

💌 Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım 💜

Dünyanın En Güzel Şeyi Eve Dönmektir



Gönül’den
Gönlüme bir yolculuktayım 💜

Bir yolculuktan dönmenin huzuru gibisi
yoktur. Bavulun açılmamış olsa bile içindeki telaş çoktan dağılmıştır. Geriye
sadece o tanıdık koku kalır: Ev kokusu.

Ama “eve dönmek” bazen sadece bir adres
değildir… Bazen bir annenin sesi, bazen sevdiğin bir şarkının nakaratı, bazen
de kendi kalbine kavuşmaktır. İşte tam da bu yüzden, dünyanın en güzel şeyi bir
binaya değil, bir hâle dönmektir.

Ev, güven duyduğumuz yerdir. Kapısını
çalmadan girebildiğimiz, olduğumuz gibi kabul gördüğümüz. Gözyaşlarımızı
saklamak zorunda olmadığımız tek yer… Ama asıl ev, içimizdedir. Çünkü ne kadar
uzağa gidersek gidelim, en büyük yolculuk, kendimize yaptığımızdır. Kendimizi
affettiğimiz, olduğumuz hâlle barıştığımız an… İşte o an kendimize döneriz.

Eve dönmek bazen bir pişmanlıkla olur.
Bazen bir kayıpla… Bazen de sadece “artık yeter” dediğimiz bir yorgunlukla.
Ama her ne sebeple olursa olsun, dönmek bir şifadır. Kırıldığımız yerleri
toplarız. Sustuğumuz yerlerde yeniden konuşmayı öğreniriz. Ve içimizde
unuttuğumuz o sıcacık yuva ışığını yeniden yakarız.

Eve döndüğümüzde, birilerine ya da bir yere
değil… Kendimize “Ben geldim” deriz.

“Yoruldum ama buradayım.
Sarsıldım ama vazgeçmedim.
Düştüm ama kendimi yeniden ayağa kaldıracak gücüm var…”
Bu sözleri kalpten kalbe söylemek, işte o zaman her yer yuva olur.

💜 Kapanış Duası:

“Yüreğimde unuttuğum evi hatırlamama yardım
et Allah’ım.
Dışarıda aradığım sevgiyi, içimde bulmama yardım et.
Her uzaklaşma bir yakınlaşma,
Her kayboluş bir hatırlayış olsun.
Ben kendime döndükçe, evim de bana gelsin.
Ve ben her gün, içimdeki huzurun kapısını aralayabileyim.
Amin.

Her Güne İlahi Özle Başlamak: Sabah Niyetleri



Gönül’den Gönlüme bir yolculuktayım 💜

Her yeni gün, İlahi bir armağan.
Bir başka uyanışa, bir başka şifaya, bir başka hatırlayışa kapı…

Ve o kapının eşiğinde seni bekleyen biri var:
İçindeki en iyi sen.
Korkusuz, yumuşacık, sevgi dolu olan o saf öz.
O öz ki, Yaradan’ın sana üflediği İlahi nefesle vücut bulmuş hali…

Ama neden bazen onunla uyum içinde uyanmıyoruz?
Çünkü unuttuk.
Kendimize dönmeyi, sabahın o kutsal sessizliğinde O’nunla buluşmayı,
Kalbimizin hakikatini duymayı…

Halbuki sabahın ilk ışığı bize hep şöyle fısıldar:
“Uyan canım kulum,
İçindeki ışığı hatırla.
Bugün de Ben seninle yürüyeceğim…”

Neden her güne içindeki en iyiyle başlamıyorsun?
Çünkü en iyi halinle uyumda olmak, İlahi plana teslim olmaktır.
Kendine sadık kalmaktır.
O özle bağ kurduğunda;
Duaların derinleşir, niyetlerin saflaşır, adımların ışıkla dolar.

Ve o zaman…
– Güneş yüzüne değil, ruhuna doğar.
– Kahvaltı bir şükür sofrasına dönüşür.
– Aynadaki gözlerin, Rabbini anımsar.

Her gün yeniden yaratılıyorsun.
O halde neden Yaradan’ın içindeki izine uyanarak başlamayasın güne?


🕊 Gönülden Bir Dua:
“Ya Rab, bu sabah da içimdeki en iyi halime uyanmak istiyorum.
Senin sevgini, rahmetini ve nurunu kalbimde hissetmek istiyorum.
Her adımımı Seninle uyum içinde atayım.
Beni bana hatırlat…
Ve en çok Sana yakın olan halime yaklaştır 💜”


Küçük Bir Sabah Niyeti:
“Bugün içimdeki İlahi özle buluşuyorum.
Kendime ve Yaradan’a sadık kalarak yaşıyorum.
Gönlüm açık, niyetim berrak, yolum aydınlık olsun.”